بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَدُّواْ لَوۡ تُدۡهِنُ فَيُدۡهِنُونَ ٩

Onlar isterler ki; sen yumuşak davranasın da kendileri de yumuşaklık göstersinler.

– İbni Kesir

وَلَا تُطِعۡ كُلَّ حَلَّافٖ مَّهِينٍ ١٠

Sen; yemin edip duran, izzet-i nefsi bulunmayana uyma.

– İbni Kesir

هَمَّازٖ مَّشَّآءِۭ بِنَمِيمٖ ١١

Daima ayıplayan ve laf getirip götürene.

– İbni Kesir

مَّنَّاعٖ لِّلۡخَيۡرِ مُعۡتَدٍ أَثِيمٍ ١٢

Durmadan hayra engel olana, haddi aşana, çok günahkara.

– İbni Kesir

عُتُلِّۭ بَعۡدَ ذَٰلِكَ زَنِيمٍ ١٣

Kaba, haşin ve bunlardan başka da kulağı kesik olana,

– İbni Kesir

أَن كَانَ ذَا مَالٖ وَبَنِينَ ١٤

Mal ve oğullar sahibi olmuş diye.

– İbni Kesir

إِذَا تُتۡلَىٰ عَلَيۡهِ ءَايَٰتُنَا قَالَ أَسَٰطِيرُ ٱلۡأَوَّلِينَ ١٥

Ayetlerimiz ona okunduğu zaman; öncekilerin masalları, der.

– İbni Kesir

سَنَسِمُهُۥ عَلَى ٱلۡخُرۡطُومِ ١٦

Biz, onun burnunu yakında yere sürteceğiz.

– İbni Kesir

إِنَّا بَلَوۡنَٰهُمۡ كَمَا بَلَوۡنَآ أَصۡحَٰبَ ٱلۡجَنَّةِ إِذۡ أَقۡسَمُواْ لَيَصۡرِمُنَّهَا مُصۡبِحِينَ ١٧

Biz; vaktiyle o bahçe sahiplerini denediğimiz gibi bunları da denedik. Hani sabah olunca; onu mutlaka devşireceklerine ve biçeceklerine yemin etmişlerdi.

– İbni Kesir

وَلَا يَسۡتَثۡنُونَ ١٨

Bir istisna da yapmıyorlardı.

– İbni Kesir

فَطَافَ عَلَيۡهَا طَآئِفٞ مِّن رَّبِّكَ وَهُمۡ نَآئِمُونَ ١٩

Ama onlar, daha uykuda iken; Rabbının katından gönderilen bir salgın onu sardı da,

– İbni Kesir

AYARLAR
Okuyucu